İkbaharın o soğuk akşamlarında yerini yazın esen ılık insani tebessüm ettiren o sıcacık ellerine bıraktığı vakitlerdi . Ben her zamanki gibi günlük yapılması gereken isler tamamlayıp en son da ineklerin yemini verip oyun oynamak için hızlıca arkadaşlarımın her zamanki toplandığı yere gittim. Oyun oynarken amcamın o gür sesiyle kahkaha atıp konuşmaları kulağıma geldi. Amcamı çok severdim hemen toprak damdan atlayıp yanına doğru koştum amcam iri yari gür saçlı bir adamdı ama birazda pasaklı bakımsızdı aslında işin doğrusu, yemez yedirir giymez giydirir üstündeki gömleği unutamıyorum her zaman ayni gömleği giyinirdi. Benim geldiğimi gördü ve bana doğru yönelerek bak bakalım arabada ne var amcamın o eski arabasından ne çıkacak tahmin edemiyordum doğrusu ama çok merak ediyordum. Araba biraz uzakta duruyordu arabaya doğru yürürken bir yandan heyecanlanıyor bir yandan da merakediyordum ama ne çıkarsa çıksın beni mutlu edeceğinden emindim. Arabanın kapısı açtım,hemen koltukta duran iki tane yumuş yumuş bana bakan köpek yavrusu gördüm bu manzara beni öyle etkilemişti ki sanki o an amcam gözümde bir süpermenden farksızdı. Aslında kaba bir adamdı ama çocukları çok severdi her neyse yavru köpeklerin ikisini de kucağıma almaya her ne kadar çalışsam da bir türlü alamıyordum .birden bire amcamın yanımda olduğunu fark ettim .Bak evlat bunlar sana emanet dedi bunları asker arkadaşım gönderdi iyi bakasın tamamı.Amcam bana bu sorumluluğu hiç çekinmeden vermesinin nedeni benim köpekleri çok sevmemde yatıyordu aslında .bu köpeklere bir isim bulmak gerekiyordu, çocuk aklımla bir şeyler bulmaya çalışıyordum ama bulduğum isimler ya çok komik oluyor yada uygunsuz veya uzun oluyordu. Hemen benden yaşça buyuk olan kuzenimin yanına gittim kuzenim şarki dinlemeyi çok seven bağda bahçede sürekli müzik dinleyen bir tipti kulaklıklar kulağından eksik olmazdı. .Köpeklere şöyle bir baktı sanki o siyah gözlerini içinde köpekleri analiz edercesine süzüyordu biraz düşündükten sonra, bak dostum şunun ismi bak şu boz renkli olan onunki duman olsun. Peki diğeri ? Diğerinde siyah beyaz renkler vardı ben aslInda dalmaçyalı koymuştum ama çok uzun olmuştu .Buldum dedi kuzenim bunun ki de ulaş olsun .İlginç bir isimdi ama olsun aklıma yatmıştı .duman ve ulaş efsane ikili . Duman ve ulaş gün geçtikçe büyüyor o eski çelimsiz halleri git gide kayboluyordu.Ben o yaz bitiminde okula il dışında devam etmek zorunda kalmıştır duman ve ulaş anca sömestr da göre bildim beni gördüklerinde sanki bana sarılmak istercesine yanaşıyorlar veya oyun oynamak istiyorlardı. Sömestr bitene kadar güzel vakit geçirmiştim onlar yanımdayken kendimi korkusuz ve daha cesur hissediyordum.Onlardan ayrılıp okula gitmek zor geliyordu . O günlerde kış mevsiminin en sert yüzünü görüyorduk. Koltuğa uzanmış annemle telefonda uzun uzun konuşuyorduk annem tam kapatırken, oğlum senin hani şu iki tane köpeğin vardiya şu boz olan öldü dedi. O an çok farklı bir duygu karışıklığı içindeydim ne diyeceğimi bilemedim, tamam deyip kapattım .Uzandığım yatak sanki bana eziyet etmeye başlamıştı bir türlü uyuyamıyor sürekli dumanı düşünüyordum her an aklımdan bir bir geçiyordu. Sabah ilk arabayla köyün yolunu tuttum ders falan umurumda değildi. O gün okula da gitmedim zaten eve vardığında babam bana kızgın kızgın bakarak okula gitmedin mi oğlum sen. Hayır baba. Peki neden geldin dedi. Baba duman ölmüş nasıl ölmüş nerede dedim. Babam o da benim gibi hayvanları seven biriydi hele köpekleri, zaten ben olmadığın zamanlarda ulaş la dumana o bakmıştı. Bir ana o kızgın yüzü hüzne çevrildi, sanki bir şimşek çaktıktan sonra yağmur yağması gibi bir şeydi. Gel gidelim dedi seni öldüğü yere götüreyim . Yolda giderken bir taraftan da bir şeyler anlatıyordu. Oğlum muhtemelen kurtlar öldürmüş diyordu, dun gece seslerini duyanlar olmuş. hızlı adımlarla bir an önce görmek istiyordum dumanı bir taraftan da ulaşa kızıyordum neden yanlız bıraktın arkadaşını ah be ulaş bak şimdi tek kaldın .Nihayet dumanın yanına varmıştık. Duman babamın anlattığı gibi boynunda, ayaklarında yüzünde pençe ve diş izleri vardı. Dumanı babamla bir çuvalın içine koyduk ve bizim köyün altındaki yaşlı çınarın altına gömdük Bildiğim duaları okuyordum babam bana gülümseyen bir yüzle hadi oğlum gidelim merak etme cennete gitmiştir hayvanlar suçsuzdur günah nedir bilmezler .Ellerim üşümüş yüzüm soğuktan pembeleşmiş hatta kızarmıştı. Ertesi gün ulaşı biraz sevdikten sonra babam beni tekrardan okula götürdü . Aksam telefonda babam la konuşurken sürekli ulaşın çok iyi bir kopek olduğunu anlatıyordu. Öyle ki namı başka köylere de yayılmış hiç bir kopek kurt karşısında duramaz olmuş buyuk bir heyecanla okulun bitmesini bekliyordum bir taraftan da ilerde veteriner olma hayaliyle ders çalışıyordum .Okul nihayet yaz tatiline girmişti derslerim iyi sayılırdı teşekkür le geçmiştim.Ulaşımı nihayet görmüştüm gerçekten de ulaş ne kadar büyümüş sanki olgunlaşmış sert bir delikanlıya dönmüştü. Babama bir çok teklif gelmesine rağmen ulaşı satmamıştı .Babam hadi delikanlı şu tarlaya gitte birkaç soğanla birazda patates getir bize dedi. O an ulaşı gözlerim aradı ulaş eskiye nazaran hantallaşmış sürekli uyuyan bir tip olmuştu. Beraber tarlaya gittik biraz dinlenmek için oturdum ulaşda tam yanımda kıvrıldı direk karşıya bakıyordu gözleri .sanki benimle konuşmak istercesine arada bir yüzüme bakıyordu. Aslında bir nevi konuşuyorduk bak ilerde koyun sürüsü var şuradada traktör var der gibi bana bakıp tekrar karşıya bakıyordu. Ben ise kendi kendime konuşuyordum yaz bitene kadar ulaş ile sürekli tarlaya gidip geliyorduk ulaş aslında uysal bir hayvandı insanlara kesinlikle tehlike içermiyorsa saldırmazdı ve çok merhametli bir köpekti kavga ettiği kopek pes ettiğin anlayınca hemen bırakırdı. Hiç hareket bile etmezdi aradan tam iki kış geçmişti. Ben tekrardan yaz tatiline köye gelmiştim ama ulaşın her geçen yıl bu kadar hızlı yaşlanmasını tahmin edememiştim Ben sanmıştım ki benimle beraber büyür benimle beraber ölür ama ulaş beni büyütmüş , kendisi yaşlanmıştı ağzındaki çoğu dışı de kaybetmişti. Artık sürekli yal ve ıslatılmış ekmek veriyordum. Başka bir şey yiyemiyordu ve ulaşı bir sabah bizim bahçede ölü buldum. Hayatin aslında çok kısa olduğunu anlamış oldum.HAYVANLARI BİR ÇOÇUĞUN SEVDİĞİ GİBİ SEVİN ..
Paulo Paolides kimdir? Kendisi İtalyan asıllı bir Rum. Kıbrıs'ta doğmuş ve burada avukatlık yapıyormuş. Çok güzel bir meslek değilmi, insana saygınlık katıyor. Yeri geliyor çaresizlerin haksızlığa uğramış insanların sesi oluyorsun .Hadi Paulou yakından tanıyalım . Paulo nun o meşhur köşkünden başlayarak anlatıyım hani şu tabanca şeklinde olan veya köşkten limanı görüyorsun da limandan bakıldığında köşk görülemiyor.Hadi bunları da keçdim nasıl bir insan köşk ün içine gizli bölmeler koyar veya köşkü kim yaptı her şeyden önce bilinmiyor . Hayır hayır bir dakika kafam karıştı Paulo bir avukat değilmiydi? Paulo aslında avukat değildi silah kaçaksı evet yanlış duymadınız . Paulo hatta bir cani kana susamış bir canavar insanları öldürmekten zevk alan onların kanıyla beslenen bir sülükten farksız .Benim için insan öldüren bir adam iyi olamaz hangi ırktan olursa olsun. Paulo nun şu köşkünd en bahsedeyim ...
hızlı başladın dostum. umarım devamı gelir :)
YanıtlaSilHızlı olsa da ben ışık gördüm açıkçası :) Kalemine sağlık. Ne diyelim. Yolun açık olsun.
YanıtlaSilsağol:)
YanıtlaSil