Ana içeriğe atla

MORG

                               
hikaye, öykü, korku, gerilim, yaşamın içinden, gerçek hikaye
                                                                                                                                           

        Hayatımda ilk  kariyerime başladığım hastanede yine sıradan bir gündü aslında bu hastaneye başlamamın üzerinden tan bir yıl geçmişti .Ben acil polikliniğinde  de çalışıyordum tam o günde asılma vakası geldi. Biz acil müdahalesini  yaptık ancak  bir türlü ritim alamadık.

          Morga kaldırdık .savcılık gelip gördükten sonra cenazeyi   ceset torbasına yerleştirecektik tabiri cayizse .Ben arkadaşımla beraber morga ceset torbasına koymaya girdik .Bir yandan da meftanın başına elimi koymuş dua okuyordum yüzü çok morarmıştı ipin vermiş olduğu bir morluk da vardı tabi. .Tam bu sırada aniden ışıklar gitti ve kapı üzerimize kapandı arkadaşımla ben neye uğradığımızı şaşırdık korkmuştuk ben fazla tepki vermedim aslında şaka yaptıklarını hemen anlamıştım.

        Gülme sesleri geliyordu kulağıma .Ancak arkadaşım o kadar korkmuştu ki morgun kapısına çok sert bir şekilde omuzunu vurdu kapı iyice kitlendi. Artık dışarıdan da açılmıyordu kapı. Bize paniğe kapılmayın şaka yapıyoruz deselerde arkadaşım çok acayip korkmuştu ,bir omuz daha vurdu kapıya bu kez kapının ortası açılmıştı içeriye buradan ışık girdi ve arkadaşım bu açılan yerden çıkardılar ben ise teknik servisin kapıyı açmasını bekledim beklerken de hiç arkama bakmadım.

        Taki beni  eğer bir el tutarsa  o zaman bakacaktım her neyse ki böyle bir şey olmadı ama o gün orada bazı şeylerin ters gittiğini söyleye bilirim morg un kapısı basit bir kapıydı açılmaması biraz herkesi şaşırttı
              

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paulo Paolides ve MAVİ KÖŞK

   Paulo Paolides kimdir? Kendisi İtalyan asıllı bir Rum. Kıbrıs'ta doğmuş ve burada avukatlık yapıyormuş. Çok güzel bir meslek değilmi, insana saygınlık katıyor. Yeri geliyor çaresizlerin haksızlığa uğramış insanların sesi oluyorsun .Hadi  Paulou yakından tanıyalım . Paulo   nun o meşhur köşkünden başlayarak anlatıyım hani şu tabanca şeklinde olan veya köşkten limanı görüyorsun da limandan bakıldığında köşk görülemiyor.Hadi bunları da keçdim nasıl bir insan köşk ün içine gizli bölmeler   koyar veya  köşkü kim yaptı her şeyden önce  bilinmiyor . Hayır hayır bir dakika kafam karıştı  Paulo  bir avukat değilmiydi?  Paulo  aslında avukat değildi silah kaçaksı evet yanlış duymadınız . Paulo  hatta bir cani kana susamış bir canavar insanları öldürmekten zevk alan onların kanıyla beslenen bir sülükten farksız .Benim için insan öldüren bir adam iyi olamaz hangi ırktan olursa olsun.  Paulo  nun  şu köşkünd en bahsedeyim ...

ŞATAFATLI FAKİRLİK

Yoğun yanlızlık

Gözlerim önünde bir halı gibi serilmiş bozkıra bakıyordu ,bu bozkır öyle uzun öyle büyük ve ağaçsızdıki uzaktan baktığımda sanki pürüzsüz gibi görünüyordu .Sanbaharın sarı renge boyadığı yeşillikler kaybolmuştu yerler ıslaktı ve soğuk iyiden iye kendini hissettirmeye başlamıştı . İçtiğim sigara sona gelmişti ve iki parmağım bu sigaranın közüyle ısınıyordu o kadar yanlızdimki sanki evrende her kez ölmüs sadece ben yaşıyordum .Uzun uzun dalıp gidiyordum hani kafayıda bozmuştum aslında hiç bir şey umurumda değildi sanki bedenim koca bir kara delikten boşluğa doğru düşüyordu . Oysa ben seni yazın güneşi bile kıskandıran o kızıl saçlarına, kahverenginin en güzel tonu olan o güzel gözlerinde kaybolmuştum.Her insan aşık olur mu? Aşk nasıl bir şey oluyor da varlığında bayram yeri yokluğunda mahsen oluyor anlayamiyorum. İnsan birinin yokluğunu anca gittiği zaman mı anlar?Of kafam şişti be midem bulanıyor ellerim boşanıyor bu nasıl bir hastalıktır .Bir an gülesim geldi lan doktora gitsem ney...