- Pencerenin camından yansıyan ışık tam gözlerimi nişan almışcasına parlıyordu.Gözlerimi hafif araladım ve irkilerek uyandım .Ağzımda iğrenç bir tat ve kuruluk vardı ,Gece yine çok sigara içmiştim ah şu zehire bir türlü engel olamıyorum ,izin veremiyorum kanıma girmesine. Zihnim sanki koca bir boşlukta gibiydi hiç bir şey düşünemiyordum ,sanki başım bedenimden ayrılmış gibi bir his vardı yüzümü yıkayıp kahvemi yudumladıktan sonra zar zor kendime gelebildim .
İnsan bu hayat da en çok neye muhtaçtır. peki benim geceler boyu uzun uzun düşündüren neydi .Beni bu kadar derin bilmezlere sokan ve o bilmezler de yalnızlıkla boğan güç neydi.tedavisi olmayan bir hastalık gibi beni saran bu rahatsız edici sessizlik ..Hayatım boyunca bir kaç kez aşık olmuşumdur. .Lise aşkları unutulmaz olan farklı bir atraksiyonu ve heyecanı vardı .İnsanlarla konuşmak arkadaşlık kurmak onlarla bir şeyler paylaşmak zaman geçirmek son birkaç yıldır yapmadığım aktivitelerin başında geliyor Son yıllarda sürekli yalnız kalmak istiyorum .Düşünmek için çok zamanım oluyor .Ancak mutlu olmak gülmek ve ya birisinin acısına ortak olup ağlamak.gibi kavramlardan uzaklaştığımı fark ettim aslında .Peki beni bu kadar derin karanlık sulara çeken ve antisosyal yapan şey neydi?Eksikliğini hissettiğim şey aslında insanın yaradılışından beri olan bir duyguydu sevgi evet sevgi ve uzun zamandır hiç kimseyi sevmediğimin farkına vardım .
Yalnızlık o kadar etrafımı sarmıştı ki o sardıkça ben iyice sarılması için kendi etrafımda dönmüşüm tıpkı bir makara gibi .Kendi iç dünyamda boğulmuşum. İnsanlar aslında akan bir suya benzer sürekli aktığı yeri aşındırır düz vadilerde menderesler çizerek gider ben ise sel baskını gibi büyük bir yamaçtan akarak ardımda büyük bir dev kazanı bırakıyormuşum bunun farkına vardığımda ise aslında değişmiş olduğumun farkına vardım İnsan eğer içinde var olan bir duygunun ayarı ile oynarsa insanların arasından kendini soyutlamış olur...
Paulo Paolides kimdir? Kendisi İtalyan asıllı bir Rum. Kıbrıs'ta doğmuş ve burada avukatlık yapıyormuş. Çok güzel bir meslek değilmi, insana saygınlık katıyor. Yeri geliyor çaresizlerin haksızlığa uğramış insanların sesi oluyorsun .Hadi Paulou yakından tanıyalım . Paulo nun o meşhur köşkünden başlayarak anlatıyım hani şu tabanca şeklinde olan veya köşkten limanı görüyorsun da limandan bakıldığında köşk görülemiyor.Hadi bunları da keçdim nasıl bir insan köşk ün içine gizli bölmeler koyar veya köşkü kim yaptı her şeyden önce bilinmiyor . Hayır hayır bir dakika kafam karıştı Paulo bir avukat değilmiydi? Paulo aslında avukat değildi silah kaçaksı evet yanlış duymadınız . Paulo hatta bir cani kana susamış bir canavar insanları öldürmekten zevk alan onların kanıyla beslenen bir sülükten farksız .Benim için insan öldüren bir adam iyi olamaz hangi ırktan olursa olsun. Paulo nun şu köşkünd en bahsedeyim ...
Yorumlar
Yorum Gönder